Cıva içeren amalgam dolguların dayanıklılığı ile ortaya atılan görüşlerin yanı sıra, çok önemli bir konuda olan olumsuz etkisi üzerinde de çalışmalar devam ediyor. Cıva konusunda olumsuz etki nerede derseniz, sizin üreme sisteminizde yani doğurganlığınızda!   Cıvayı yiyecek ve içeceklerden alabileceğimiz gibi, yıllardır ağzımızda taşıdığımız diş dolgularından da alıyor olabiliriz. O nedenle uzun yıllardır ağzınızda amalgam dolgu varsa, öncelikle sağlığınız için bu dolguları yeniletin.   Cıva bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir sorun yaratır. Hafıza, hipofiz bezi, adet döngüsü, sperm ve yumurtalıklar üzerinde ciddi olumsuz etkilere sahiptir. Tekrarlayan düşükler ve erken doğum sorunlarında da ön plana çıkmaktadır.   Kısaca üreme sistemi ile ilgili yaşanan problemlerde amalgam dolgular, altta yatan nedenlerden biri olarak gebelik öncesi hazırlık tedavi sürecinde çok sık karşımıza çıkmaktadır.   Amalgam Dolguların Sınırlı Ömrü Var – Dişlerinize yapıştırılmış kompozit dolguların aksine bir amalgam dolgusu, dişinizin bir bölgesine doldurulur. Bir amalgam dolgunun ömrü yaklaşık 10 yıldır. Zamanla bu dolgular, bakterilerin girebileceği alanları açığa çıkararak diş çürümesine neden olmaya başlar. Peki ne olur? Bir oyuk yıpranırsa, dişinizde minik toplu iğne başı şeklinde çürükler oluşmaya başlar ve bu çürüklere dışardan kalıntı girmesine neden olur. Daha derin tedavi gerekebilir, bir başka dolgu yerine bir kaplama yaptırmak zorunda da kalabilirsiniz. Kısacası 10 yılı beklemeden hele ki gebelik düşünceniz varsa, eski dolgu malzemelerini değiştirin.   Amalgam Cıva İçerir – Bir amalgam dolgunun yaklaşık% 50’si, bazı hastalar için potansiyel olarak bir sağlık riski oluşturabilecek miktarda cıvadan oluşur. Amalgamın potansiyel tehlikeleri ile ilgili devam eden araştırmalar ve tartışmalar sürerken, birçok insan için huzur ve rahatlık göz önünde bulundurulmalıdır.   Amalgam Dolgular Sıcaklık Değişimlerine Tepki verir – Metal sıcaklık değişimleri ile genişler ve daralır. Amalgam dolgu yaklaşık % 50 civalı olduğundan, sıcaklığa göre şekillenir. Sıcak bir şey yediğinizde, amalgam dolgusu genişleyerek dişinize çok fazla baskı yapacak ve bu da sonunda çatlamalara neden olacaktır. Dondurma gibi soğuk bir şey yediğinizde de, bu dolgu maddeleri daralarak, dişin içinde boşluk yaratır. Bu devam eden hareketler dişinizi zayıflatacaktır.   Kompozit Dolgularla Dişinizi Güçlendirin – Amalgam dolgular bir çukur dolgusu gibi hareket ettiğinden, dişe dolgu maddesi takılı değildir. Kompozit dolgular sadece boşluğu doldurmakla kalmaz, aynı zamanda dişinize doğrudan yapışacak şekilde tasarlanmıştır, böylece dolgu ve diş, amalgam dolgular ile olabileceği gibi birbirine karşı değildir. Bir dolguya sahip bir diş kuvvet uygulandığında, amalgam gibi değildir ve bu durumda, dişinizin dolmayan bölgelerine – çatlaklara ve kırıklara – zarar verebilecek eşit olmayan bir kuvvet dağılımı yaratır.   Kompozit Dolgular Estetiktir – Gülümsediğinizde veya ağzınızı açtığınızda, amalgam dolgular dikkat çeker, koyu renklidir. Kompozit dolgular diş rengi ile aynı yapıldığı için dişlerinizin görünüşüne uygun haldedir. Estetiktir ve de...

Natural Killer cell (NK hücreleri) enfeksiyonlara erken müdahale etme konusunda önemli rol oynayan aktif hücrelerdir. Peki gebelik konusu ile ne ilgisi var? İşte aynı hücrelerin aşırı aktivitesi embriyoyu vücut için bir tehdit olarak görüyor ve tekrarlayan düşükler ya da tüp bebek tedavisinde başarısızlık olarak da istatistiklere geçiriyor. Yani gebeliği reddediyor! Peki biz vücudumuzda bulunan bu Natural Killer Cell – NK hücrelerini nasıl daha aktif hale getiriyoruz? Yüksek stress seviyelerine maruz kalarak ve oto-immun rahatsızlıklara sahip olarak! Kısaca belki genlerden gelen ‘’epigenetik’’ mirasımız nedeni ile belki de kendi yaşamsal düzenimiz nedeni ile NK hücreleri bize karşı agresif olmaya başlıyor. NK Hücreleri için Önerilere Dikkat NK hücrelerinin tekrarlayan düşükler ve tüp bebek başarısızlıklarında rol oynadığı ortaya çıktığından beri ortada çok fazla bilgi ve tedavi önerileri var. Bu aşamada çok dikkatli olmak gerekiyor. NK hücre değerlendirmesi gebelik öncesi hazırlık konusunda uzman ve tecrübeli bir doktor tarafından yapılmalı. Dr. Murat Berksoy Concept kapsamında bulunan tedavi rehberliğinde çiftlerin yaşadıkları kayıpların nedenleri ortaya çıkarılarak, normal yollardan hamile kalmaları ya da tüp bebek tedavisinde yüksek başarı oranına sahip olacak şekilde tedaviye yönlendiriliyor. NK Hücreleri Nasıl Etkili Oluyor? NK hücreleri, bebeğin ana rahmine yerleşme aşamasında önemli oluyor. Rahim iç duvarının gebeliğe hazırlanması için harekete geçiyorlar. Özellikle yumurta ve spermin döllenmesi sonrasında embriyo rahime tutunma aşamasına geldiğinde ya da tüp bebek tedavisinde embriyonun transfer edilmesinin ardından sayısı en üst seviyeye ulaşır. Hamilelik boyunca bebek ve keseye normal kan akışı sağlanması için bu olay şarttır. Temel olarak, NK hücreleri embriyoyu korumak ve gelişimini sağlamak için çok sayıda artar. Virüsler gibi embriyoya zarar verecek herşeye saldırmak için de koruma görevindedirler. Bazen ne yazık ki, bu hücreler embriyoyu yabancı bir organizma olarak görür, bu nedenle saldırır. Tekrarlayan düşükler ya da tüp bebek transferi sonrası embriyonun tutmaması nedeni böyle gelişir. Bu nedenle, bu sorunu çözmek için rahim ve çevresinde olabilecek enflamasyonun kontrol edilmesi...

Kadın yumurtalıklarda üretilen yumurtaların sağlıklı ve verimli olmasını sağlayan vücutta bulunan hormonlar, beslenme, stres ve de çevresel faktörlerdir. Bunlara ek olarak sağlıklı bir döllenme için de: – Vücutta verimli kan sirkülasyonu olması – Düzenli ve temiz oksijen seviyesi – Sağlıklı beslenme – Sağlıklı ve düzenli adet döngüsü ile yumurtlama düzeni – Dengelenmiş sağlıklı hormonların bir arada olması gerekir. Dışardan yumurtalıklara destek olacak ve sağlıklı yumurta üretimi için takviye anlamında yapılabilecekler ise yumurtlamanın 90 gün öncesinde başlanarak uygulanabilir. 90 günlük Yumurta Restorasyonu Programı ile sağlıklı yumurta üretimi sağlanır ve erkekten gelecek sağlıklı spermler ile de mucizeniz gerçekleşir. Sağlıklı Yumurtaların Gelişimi Sağlıklı bir yumurtanın yumurtlamaya kadarki süreci aslında gebelik için ortaya çıkan bir fırsattır. Her ay gerçekleşen bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek ise yine sizin elinizde. Sizin yapacaklarınız ile Dr. Murat Berksoy Concept kapsamında bulunan özel tedavi ürün ve takviyeleri ile yumurtalar en sağlıklı halde gebeliğe hazırlanıyor. 90 günlük Yumurta Restorasyon Programı ile üretilen bir yumurta olgunluğa ulaşmadan önce her türlü hasarı onarılır ve destekler aktarılır. Bu sürecin sonunda artık yumurta olgunlaştığında yumurtalıktan atılma zamanı geldiğinde sağlıksız her unsurdan olabildiğince arındırılmış olacaktır. Gebelik için artık hazırdır. Tekrarlayan Düşükler Önlenebilir Gebeliklerde düşüklerin %60’ı kromozomal sorunları kapsayan genetik rahatsızlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu sorunların çoğu da sperm yumurta ile buluştuğu an ortaya çıkar. Tekrarlayan düşüklerin yaşandığı süreç tüm çiftler için zordur ve yıpratıcıdır. Sürekli kendini sorgulayan bir kadın ve erkek, toparlanmaya çalışan bir vücut hiç de kolay bir süreç değildir. Bu nedenle tekrarlayan düşükleri yaşamadan, gebelik düşünen kadınlar için hazırladığımız Yumurta Restorasyon Programı bu anlamda farklıdır. Bağışıklığa bağlı kısırlık testleri aslında vücudunuzda neler olduğu konusunda size fikir vermektedir. Bu testlerden çıkan sonuçlara göre vücudunuz üzerinde kontrolünüz olacak ve sorun yaşayan ve yaşatan ne varsa çok daha rahat bir şekilde sağlıklı hale getirelecektir. Üreme bağışıklığı tedavisi ile hem sağlıklı gebelik oranları artmakta hem de çiftler yıpranmadan sağlıklarına kavuşmaktadırlar. Altta yatan temel neden belirlenmeden, defalarca yapılan tüp bebek denemeleri ile yorulmadan yıpranmadan, üstelik sağlıklı embriyolarla gebelik elde etmek herkesin en doğal hakkı… Dr. Murat Berksoy Concept olarak sağlıklı bir gebelik ve sonucunda sağlıklı bebekler için sizleri sağlığınıza kavuşturuyoruz. Düşükler ya da defalarca yapılacak tüp bebek denemelerinden kurtarıyoruz. Genetik sorunları olmayan bebekler ile sizi anne baba olmaya hazırlıyoruz. Yumurta ve Sperm Restorasyon Programları ile yumurta ve spermlerinizi...

Mitokondri kısaca vücudumuzun enerji kaynağının temelidir. Kendine has DNA dizilimi içinde enerjiyi fonksiyonelliğe çevirir. Bu çok küçük hücreler vücudumuzun her yerindeler. Onlar olmadan vücudumuzda hareket edecek en ufak bir enerji oluşamaz. Kısaca bizde de yaşam enerjisi olmaz. Mitokondriyal DNA, mitokondrinin içindeki DNA’dır. Mitokondrion, besinlerden alınan kimyasal enerjiyi hücreler tarafından kullanılacak forma çeviren hücresel organellerdir. DNA’mızın büyük bir kısmı kromozomların ve dolayısıyla hücre çekirdeğinin içindedir. İnsan vücudunda DNA yapısında 37 tane gen bulunur. Bu genlerin çoğu anneden gelir. Spermde bulunan mitokondrilerin çoğu döllenme sırasında yumurta tarafından yok edilir. Daha sonra mitokondri sperm kuyruğunda kalır, bu da sadece spermi harekete geçirir, ancak dölleme yapmaz. Bu doğumsal kalıtım, bilim adamlarının anneden gelen geçmişi çok derinden izleyebilmelerini sağlar. Mitokondriyal evre, bilim insanlarının insan yaşamının kökenini öğrenmek ve izlemek için kullandıkları özel bir tekniktir. Bu teknik büyük ölçüde mtDNA kullanır. mtDNA çift sarmallı, kovalent şekilde bağlı DNA’dır. İnsanlarda bir tek hücrede 100-10.000 aralığında değişen sayıda mtDNA bulunur. Mitokondri DNA’sında 37 gen bulunur. Bunların 13 tanesi enzimleri tetikleyerek, oksijen ve şekeri enerji kaynağına çevirir. Diğer genler RNA yapımında görevlidir. Mitokondri oksijen ve besinleri enerjiye dönüştürdüğü için, bu ikisi vücuda az alınırsa o zaman enerji de olmaz. Bu fark edilebilir bir belirtidir, peki ya fark edilemeyenler? Bağışıklık sistemi bozuklukları, sinir sisteminde hasar ve metabolik rahatsızlıkların nedeni de mitokondriyal bozulmadır. İşte bu hasarların hepsi de gebe kalamayanlar çiftlerin temel sorunlarının arasında yer alır. Mitokondriyal bozukluklar, kalıtımsal olabileceği gibi bazı ilaçların yan etkileri, enfeksiyonlar ya da çevresel faktörlerden kaynaklı olabilir. Ayrıca yaşam kalitesini kötü şekilde etkileyen oksidatif stres de...