Başarı Hikayeleri – 4

Ya Çaresizim, ya Çare Benim!

Sibel – Hakan PERDECİ – Mayıs 2005

Sibel - Hakan PERDECİ“Evlenir evlenmez bebek sahibi olmaya karar verdik eşimle. 1 yıl korunmadık ama bebeğimiz olmadı. O zaman Ankara’da yaşıyorduk. Hemen doktora gittik ve bir çok test yaptırdık. Eşimde varikosel problemi çıktı ve ameliyat oldu. Tamam dendi ama yine bebeğimiz olmadı. Tekrar tetkikler yapıldı ve ben de sperm alerjisi olduğu söylendi. Kortizon kullandım ve 54 kilodan 85 kiloya çıktım. Hayatımın en kötü dönemiydi… Bütün vücudum tüylenmişti. Bu arada başka bir doktora, infertilite kliniğine gittim. Bu kadar fazla kortizon kullanmamam gerektiğini söylediler. Çok üzüldüm.Yine bir çok tahlil ve tetkik yaptılar. 1994 yılının Eylül ayında laparoskopi yapıldı ve ancak tüp bebek yöntemi ile bebek sahibi olabileceğim söylendi. O yıllarda tüp bebek tedavileri bu kadar bilinmiyordu. Açıkçası bu fikir bize çok uzak geldi. 1995 yılında İstanbul’a taşındık. Ben, doktorum Ankara’da diye, yıllarca Ankara’ya gidip geldim. Bu arada 4-5 kez aşılama yapıldı. Sonra tüp bebek yapılmasına karar verildi. Ama yeterli yumurta elde edilemediği söylendi ve yine aşılama yapıldı. O zaman tedaviler çok zordu, uzundu, yüzlerce iğne olunuyordu. İlk tüp bebek denememi 6 yumurta ile yaptık. Ama yine embriyo kalitesi düşük dediler. 4-5 kere tüp bebek denemesi yaptırdık. Her seferinde, ya yeterli sayıda yumurta elde edilemiyordu ya da embriyo kalitesi kötüydü. Yurtdışından ilaçlar getirterek bile denedik. 98 yılıydı, bir kez daha denedik ama yine olmadı. Yine 2-3 yumurta… Ve yine olumsuz sonuç! Gerçekten çok yıpranmış ve yorulmuştum. Çok da para harcamıştık… Hem ruhen hem de maddi anlamda toparlanmak için bebek yolculuğuma ara verdim. Üstelik başımızı sokacak evimiz bile yoktu henüz…

HERŞEYE RAĞMEN ÜMİDİMİ KAYBETMEDİM

2001 yılıydı… Eşimle bir seyahate çıktık. Artık dinlenmiştik ve ben kendimi iyi hissediyordum. Bu arada adetimde gecikme oldu. Hamile olabileceğimi düşünmek istiyordum ama mümkün olamayacağını da biliyorum. Doktora gittim, kist var dedi. İlaç kullandım. Hala adet olmamıştım. Kiste bağlı dedi, doktor. Yine bir şeyler ters gidiyordu… Beta Hcg, yani gebelik testi yaptırdım, 3441 çıktı. Bu sayıyı asla unutmam! Doktor, hamilesin dedi. 3448’e çıktı. İnanamadık tabii. Ankara’daki doktorum, İstanbul’da bir doktor önerdi. Bu arada şoktaydım. Doktorum bana, “Sen literatürü deldin” dedi. Ertesi sabah kanamam oldu. Yine şok. Müthiş karın ağrısı, mide bulantısı. Kontrolde, kese görüldü ama bebek görülmedi. Kanamalarla düşük yaptım. Ankara’daki doktorum aradı ve “Her gebelik şanstır, düşük de olsa. Demek ki hamile kalabiliyorsun” dedi.

Bana İstanbul’da doktor önerdi. Bu arada şoka girdim. Ve kendiliğimden hamile olabileceğim söyleniyor. Doktor bana “Sen literatürü deldin” dedi. Ertesi sabah kanamam oldu. Yine şok. Hemen acil doktora gittim. Müthiş karın ağrısı, mide bulantısı… Gebelik kesesi görüldü ama bebek görülmedi. Kanamalarla düşük yaptım. Sonra Ankara’daki doktorumu aradı. Ve bana “Her gebelik bir şanstır, düşük de olsa. Demek ki hamile kalabiliyorsun” dedi. Ben çok üzüldüm ve yine ara verdim.

2002 yılında Kasım ayında, eşim seyahatteydi. Ben de Ankara’ya gitmeye hazırlanıyordum. Müthiş bir karın ağrısı, bulantı vs. Besin zehirlenmesi olabilir dediler. Bir jinekoloğa görün dediler. GATA’ya gittim. O ağrıların endometriozisten kaynaklandığını söylediler. Karın boşluğunda kan birikmişti. Bu kistler patlamış ve kanamalı olarak gezmişim 3 gün. O gece yarısı beni ameliyata aldılar. Benim aklıma hemen yumurtalıklarım geldi ve sordum: ” Yoksa alacak mısınız” dedim. Doktor bana bekleyecek bir dakikam bile olmadığını ve hayati tehlike taşıdığımı söyledi. Gece ameliyata girdim. Yanımda yakınlarım da yoktu, eşim de. Arkadaşlarım getirmişti. “Yumurtalığımı almayın” diye yalvardım. Kendi canımı hiç düşünmedim o anda bile tüp bebek yaptıracağımı ve bebek sahibi olacağımı düşünüyordum hala… Uyandığımda “yumurtalığımı aldınız mı”” diye ağlamışım. Ailem ancak ameliyattan çıkınca geldi. Eşimi ertesi günü geldi. Doktor, “Artık hiçbir şeyin yok. Kendiliğinden gebe kalabilirsin”dedi. 1 yıl bekledik ama olmadı.

DONÖR BİLE ÖNERİLDİ

Bu arada, samimi bir arkadaşımla konuşurken aynı sorunu yaşadığımızı öğrendik. Arkadaşım Ülkü dış gebelik geçirmişti ve tüp bebek yaptırması gerekiyordu. Bu yolla bebek sahibi olan bir arkadaşından Bahçeci’nin adresini bulmuş. Bana birlikte gidelim, birlikte yaptıralım dedi. Ben hazır değildim. Ama onu takip ediyordum. İlk denemede ikizleri oldu. Bana yalvardı, “sen de git” diye. Bebekleri Alp ile Ahmet bana müthiş bir pozitif enerji veriyordu. En yakın arkadaşım bu yöntemle bebek sahibi olunca, inancım arttı. Çocuk sahibi olmak konusunda bu yola baş koymuştum. Yoldan dönülmüyormuş!

Bu arada Bahçeci, aklımın bir kenarında bekliyordu. GATA’daki doktorumla konuştum bana başka birini önerdi. Ben de ona gittim. O doktor bana, “Bu kadar denemişsin, kalitesiz yumurta, kalitesiz embriyo… Çok az şansınız var. Size donör kapısı görünüyor” dedi. “Ama evlatlık almaktan daha iyi, bir önceki basamak. Belçika’da yapıyoruz. Gençlerden alınıp yapılıyor” dedi. Biz oraya bunları duymaya gitmemiştik. Muayene bile etmedi. Tüp bebek konusunda şans vermediğini söyledi. Uzun uzun konuştuk. Kapıdan çıkar çıkmaz, “Biz buna hazır değiliz” dedi eşim. Hiç istemedi böyle bir şeyi. Kadıköy’de bütün rıhtım boyunca gözlüklerin arkasında saatlerce ağladım. Ümitlerim artık yıkılmıştı. “Senin çocuğun olmuyor, başkasının yumurtasıyla yapılabilir” denmişti. Bir hafta evde konuşamadık eşimle.

HEPİMİZ TEK YUMURTA, TEK BİR SPERMDEN DÜNYAYA GELDİK

Bu arada Ülkü’nün bebeklerini sevmeye gidiyordum. Sonunda eşimle konuştum ve “Bahçeci’ye gidelim” dedim. Gittik ve Bahçeci’ye başımızdan geçenleri anlattık ve ; “Biz çok zor hastayız. Yapalım mı, bırakalım mı?” diye sorduk. Bahçeci bize, “Hepimiz tek bir yumurta ve tek bir spermden dünyaya geldik. Tek bir yumurta veya tek bir spermle bebek sahibi olan çiftlerimiz var. Deneyeceksiniz tabii. Bugün tedavi protokolleri çok daha kısa, çok daha az ilaç kullanacaksın. Daha az yorulacaksın” dedi. Hatta “Yurtdışına mı gitsek?” diye sorduk. O da bize, “Amerika’da yapılan bütün teknikler burada, aynı teknolojik donanımla yapılıyor. Orada 40 bin dolara yaptıracaksınız, burada 4 bin dolara. Sen bu azimle, bu hırsla başaracaksın” dedi.

2004 yılı ve biz Bahçeci ile çıktık yola. 2 embriyo oluştu. Birisi iyi kalitede. Bu arada ekipteki herkesle konuşuyorum. İnfertilite psikoloğu ile sürekli görüşüyorum. O da bana, “Sen kafanı sayılarla yorma. 30 yumurtası olan fakat kalitesi iyi olmayan anne adaylarımız da var…” diyordu. Transfer yapıldı, fakat sonuç negatif. Ne gariptir ki, vazgeçmiyorsun! 3 ay sonra yine başladık. Döllenen embriyoların sonucu için telefonun başında bekliyordum. Telapati muhteşem. Bekliyorsun, arıyorlar. Laboratuvardan aradılar ve embriyo kötü dediler. Ağlaya ağlaya ekip psikoloğunu aradım. “Ne yapacağım ben? Eşim donör de istemiyor” diye. Psikolog bana, “Belki metabolik bir problem de olabilir” dedi ve Bahçeci ekibindeki Dr. Murat Berksoy’la konuşmamı önerdi. Eşimle gittik. “Öyle yollardan geçtik ki, artık ne yapabileceğimizi bilmiyoruz” dedik. Murat Bey, ekibin Aile Hekimi ve İnfertilite Beslenme Uzmanı. Beni ölçtü, biçti. Testler, tetkikler yaptırdı. Ailedeki bütün hastalıkları sorguladı. Yumurtanın kalitesini etkileyen bir şeyler var diyordu. Bana sabırla, tek tek hasta örnekleri vererek hikayelerini anlattı. Ben, “PGT bile yaptırdım” diyordum.

Testler sonucunda ben de, şeker hastalığına yatkınlık, yani hipoglisemi çıktı. Berksoy bana, “Kilo da çok önemli bir faktör. Azimli olacaksın ve kilo vereceksin” dedi. Mayıs ayından, Ekim ayına kadar her hafta Murat Bey’e gittim. Bence muhteşem bir insan. Siz onu bıraksanız, o sizi bırakmıyor. Sanki keyifli bir oyun oynuyorduk. Dr. Berksoy, 2000 yılından beri hastalarda bu takiplerin yapıldığını ve şeker, tansiyon ve hormonal bazı faktörlerin kontrol altında tutularak yumurta, embriyo kalitesini artırdığını gördüklerini söylüyordu. Yaz dönemiydi ve annemin yanında yazlığa gitmiştim. İki ay, öğle ve akşam yemeklerinde balık yedim. Düzenli spor yaptım. Annem bile azmim karşında şaşırdı. Yine her hafta doktorum beni arıyordu. Ekim’de döndüğümde hedeflenen 65 kilodaydım ve yeniden denemeye hazırdım. Ekip psikoloğu da beni çok motive ediyordu. Açıkçası, Bahçeci ekibi ailem, dostlarım olmuştu. Lisede Keçiören’de Çocuk Yuvası’na gider gönüllü annelik yaptım. Çocukları çok özlüyordum.

TIBBİ DESTEK YANINDA MANEVİ DESTEK!

Bilmem kaçıncı deneme için tedaviye başladık, 3 yumurta elde edildi, 3 embriyo transfer edildi. Pazartesi’ydi ve sonucu öğrenmek için hastaneye gitmek için yola çıktık. Dr. Murat Bey aradı ve “neredesiniz, hadi gelmiyor musunuz?” diye sordu. Bizim için 3 Külhüvallah, 1 Fatiha okumuş. İnanamadım. Hem tıbbi, hem de manevi ancak bu kadar destek olunabilir. Onu hala çok seviyorum. Hastaneye geldik ve hemen laboratuvarda kan verdik ve kendimizi İstiklal Caddesi’ne attık. Bir süre sonra eşimin telefonu çaldı. Eşim ” tamam” dedi ve bana “hamilesin” dedi. Cadde boyu ağladık, hastaneye girdik ağlayarak; güvenlik, vatandaş herkes bize bakıyor. Dr. Murat Bey’in yanına koştuk, ben boynuna sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Değerlerimin yüksek olduğunu, çoğul gebelik olabileceğini söyledi. İnanamıyordum duyduklarıma… Üç hafta sonra da ultrason yapıldı. 3’üzdü. Bir tane için uğraşırken… Mucize gibi! Sonra bebeklerin bir tanesi kendiliğinden devam etmedi. Kalp atışlarını duyana kadar ailemize bile söyleyemedik. Donör denilirken nerelere gelmiştik. Aylarca inanamadık. Şimdi 7 aylık hamileyim ve 13 kilo aldım. İkiz gebelik olduğu için yoğun bir kontrol altındayım. Ama hala, yediklerim Dr. Murat Bey’in listesi dahilinde. Ben işte bu azim ve kararlılıkla bugüne geldim.

Uykusuz gecelere, ayakta kalmalara, bez paralarına, çocuk peşinde koşuşturmaya hazır ve nazırım!!! “13 yıl gezdim, tozdum, dinlendim, uyudum. Arkadaşım Ülkü bana “el” verdi, ben onun ve bebeklerinin varlığı ile umudumu yitirmedim. Tedavi sırasında tanıştığım Eskişehirli bir hasta var. Bayağı samimi olduk, konuşuyoruz. Ben de ona “el” vereceğim. .. Evimde misafir etmek istiyorum. Ona manevi destek olmak istiyorum. Bu duygu alışverişi! Elden ele güç topluyoruz.

One Response to “Başarı Hikayeleri – 4”

  1. Ozlem says:

    Hikayenizi okurken cok duygulandim. Doktorlarinizin destegi ise yine bana ne varsa Turk doktorlarda var dedirtti. Amerika’da yasiyorum, burada duyarli doktor bulmak icin cok cabaladik. Hamile kalmakta zorlandim ve hamileligim bos kese ile sonuclandi, anlattiklariniz yediklerime ne kadar dikkat etmem gerektigini hatirlatti. Insallah ailenizle bundan sonra huzurlu, saglikli yillariniz olur. Dr. Berksoy’u hem basarisindan hem de isine duydugu asktan dolayi cok tebrik ediyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *